Saat akşam 8 civarları. Osmanbey’den Sarıyer’e gitmek üzere harekete geçiyorum. 9 gibi yemekte olmalıyım. Hemen ayağımın dibindeki metroya atlıyorum. Beş dakikada 4. Levent’teyim. İstanbul’daki son
bir mor menekşeden dallanık budaklandık biz. bu mor menekşe kayahan’ın ileriki bir hezimet için güftelediği, bestelediği bir şarkı da değil üstelik. bildiğiniz menekşe. hatta bizimki
– Muazzez, gecenin 3’u oldu. Gel kadın, yapacaksak yapalım şu bavulu. Uyku akıyor gözlerimden. Adamı hasta etme. – Selami, gözünün yağını içeyim adam. Daha 2
Team: Selami ve Muazzez Mekan: Atatürk Havalimanı, Dış Hatlar Terminalı – Çek Selami ceeeekkkk. Çek şu bavulları gözünü seveyim. – Doldururken dedik sana bu kavanozlar
– Selami…. Selami diyorum… Selamiiiiiiiiiii, çek şu ayaklarını burnumdan be adam…. Uçakta da rahat yok yaa! – Ha, ha!? Ha, ne?!?! Dalmışım. Neredeyiz Muazzez? –
Saat kaç bilmiyorum tabii. Duvardan duvara sekerek geçiyorum bebeğin odasına. Günlerce, haftalarca, ayyyylarca suren bir maraton. Ağladı mı ya aç, ya rahatsız, ya ilgi bekliyor…