pantone
nokta.
yeni paragraf.
ben aşık olmak istiyorum, dedi.
nasıl yani?, dedim.
basbayağı, bildiğin aşık olmak istiyorum, dedi.
öyle siparişle olabiliyor mu bu meret?, diye sordum.
olur tabii, neden olmasın. ben hazırım neticede, dedi.
oradan aklıma takıldı.
…………….
şartnamesi yok tabii bunun. 70 mille giderken bir anda duvara çarpabiliyorsun, ne olduğunu anlamadan.
sen şam’da kayısı ararken, kafana bağdat’tan hurma düşebiliyor.
kriterlerim diye saydırırken, değil bir kriteri, bir kedisi bile olmayan bir bohem artiz, bir evsiz düşünür, bir vasıfsız aşık, seni divaneye döndürebiliyor.
eee? aşık olmak için hakikaten listemiz mi var?
hani şöyle, yakışıklı olsun, zeki olsun, çevik olsun, komik olsun gibi?
kurdunuz da buldunuz mu?
buldunuz da tuttunuz mu?
hadi diyelim, tuttunuz….
nerede şimdi sweetheart?
……………….
çorba yapalım.
………………..
nokta.
yeni paragraf.
soruyor canparem sayfasında.
“onun için o kadar özel olmadığınız halde, size, sizi dünyanın en özel insaniymiş gibi hissettirebilen birini mi tercih edersiniz yoksa onun için çok özel olup, bunu size hissettiremeyeni mi?”
su gelir güldür güldür, gel cevap beni güldür:
ben ilkini tercih ederim zira öyle hissettirilmek güzel birşey.
ay yok, ben ikincisini tercih ederim çünkü ben ona özel olayım da, bundan iyisi şam’da kayısı olsun.
ben ilkini alayım, ama ikincisinden de bir miktar….
sektirmeden cevap verdim, ilk kırmızı ışıkta durduğumda.
ikisini de tercih etmem “zira” onun için özel olmadığım halde beni dünyanın en özel insani gibi hissettiren erkek, alenen “yalancı”dır.
onun için özel olduğum halde bunu bana hissettiremeyen erkek ise, güzel türkçemizde, bugünlerin popüler fauna tanımıyla “öküz”dur.
adam gibi adam isterim.
adam gibi adam.
……………..
mantık sınırlarını aşan boyutlarda bir “ilişki” tartışması var alemde.
nasıl başlamalı, nasıl olmalı, nasıl devam etmeli… yok aldatanlar, yok yüksek sadakat, yok onun evliliği gerçek mi?
açık ilişkidelermiş!
nasıl yani!? nesi açık?
olsa olsa düğme ve fermuar.
sevgilim, ben senin evde duruşunu seviyorum ve lütfen durmaya da devam et; ben dışardaki otlakta otlanıp sürekli çoraplarımı yıkatmaya buraya geleceğim-vari.
………………….
biliyorum, daldan dala atlıyorum çünkü odağımın ekseni kayık bugünlerde.
ekseni düzeltsek, bu sefer odağa odaklanmada netlik sorunu var. kurcalaya kurcalaya bu yaşta herşeyi çözdük derken bir baktık ki aslında evdeki beşi ile de olmuyor; dışardaki da hiç hesaba uymuyor.
gitsen bir türlü, kalsan bin türlü devrindeyiz (ahhhh, kaç kişi üzerine alındı şimdi bunu; ne acıklı).
diyeceğim o ki…. var bir listem aslında. homofobik değilseniz, gökkuşağı çağrışımından bağımsız okuyun tanımımı. rengarenk çünkü.
ve uysun uymasın, tonlar birbirini tutsun, tutmasın,
birini,
ikili kombinasyonu,
üçlü uyumu,
yağmur yağar da hemen ardından güneş açarsa
tüm gökkuşağını istiyorum.
……………………
tam bir buçuk seneden sonra,
haklısın sen.
ben de aşık olmak istiyorum.
hem de öyle bir aşık olmak istiyorum ki…..
onun beyazında geçmişimdeki tüm kirlerden aklanayım; sarısında gözlerim parlayarak uyarılayım…
pembesinde mahçup gülümseyip, turuncusunda müthiş kahkahalar atayım.
kırmızısında örtüyü çekerek utanıp, morunda dudaklarımı ısırarak baştan çıkayım;
yeşilinde tasasız dinlenip, mavisine balıklama dalayım.
ve öyle bir aşık olayım ki,
gelse bu gece, şimdi
laciverdine sığınayım;
ve siyahında koynuna kıvrılıp uyuyayım.
………………..
nokta.
yeni paragraf.