Yılından emin değilim, berbat ötesi bir hafıza (bütün yazılara klasik böyle başla sen…). Parmak hesabı geri gidebilirim fakat önemi de yok. Fakat burada yeni olduğum
Sararmış, eskimiş, kenarları kıvrıldığı için çerçeve içinde, özel koruma altında bir fotoğrafim var. Elbette siyah beyaz. Hatta kahverengi sarı. 60’lar. 6 kişi bir masanın etrafında.
Kalbim atmadan yazamadığımı keşfettim üç beş sene önce. Kalp atması. Malum… nefes almaktan bahsetmiyoruz burada. Birşeyi, birini istemek gibi. Beklemek gibi. Düşündüğünde gülümsemek gibi. Yazar
Pfffff, kronolojik hafızam o kadar berbat ki geri dönüp sene sayamıyorum. İlerde torunlarıma hatıralarımı anlatacağım zaman tek zaman referansım “eskiden” olacak. Seneler silik. Lise son
pamuk şeker, kalp, güneş, mavi, parmak arası, Sting, balıkçı kazak, popcorn, yasemin, Bodrum, Sezen Aksu, gece, İstanbul, balon, tuzlu su, çilek, esmer, tutku, güneş kremi,
bir an var hani…….. ayakların geri geri gittiği o mecburi davete katıldığın, ve ayaklarına en yakışan, en güzel, en alıcı ve en acılı yüksek topuklu
türk vatandaşıyım. en hasından. ana, baba, anaları, babaları filan türk. gurur duyuyorum. 15 senedir amerika’da yaşıyorum. bugün sorsan, ilk ve herşeyden önce türk’üm diyorum. sadece
son derece gözyaşı destekli bir yazı….döktüğüm her damla için bir harf var burada… ve ağır bir yazı. birçoğunun üzerine alınması gereken. ve sert bir yazı.
edebiyet öğretmeni nükhet hanım. nükhet’ti değil mi adı? bir hatırlayan yardım etsin lütfen. nükhet’ti, evet evet. orta 2, orta 3 filan. evrim daha iyi hatırlıyor.
geçen hafta bir mektup aldım. hissini unutmuşum. ele değişini, elde duruşunu… elin yanının yazarken mütemadiyen kağıda sürtünmesini, mürekkebin bıraktığı izi, kağıdın katlanırken kırıldığı noktayı, zarfa