21 tablet (2. bolum)
çocuğun yapımında likit anlamda katkı payı bulunan, vicdanı sorumluluklarının bilincinde ise daha sonraki yıllarda da evde likiditeyi sağlayan erkek tarafının diline pelesenk ettiği “Ne yani, sen annesiysen ben de babasıyım!” cümlesi, analık ile babalık mertebelerini, fenafillah mertebesi ile karıştıran şahıslara aittir. bu bağlamda ne babalıktan, ne de tasavvuftan anlayan erkek figürü, evde annelik ve kadınsal yan uğraşları olan çamaşır, bulaşık, ütü, ders, iş, kola, tela, dikiş, alışveriş, dipboya, ağda, manikür, sosyal takvim ve gelecek nesillere aktarılmak üzere büyük parti dönmüş gıda hazırlama görevleriyle iştigal eden anneyi “ben Cem’ile maç seyretmeye gidiyorum” şeklinde yalnız bırakarak sokak sokak Cemile’yi aramaya başlar.
Cemile arama evresi (bkz. al.dat.kam) hemen bütün erkeklerin özendiği, özendirildiği, birçoğunun başarı ile tamamlayıp shilt aldığı, bazılarının ise cemile’nin cep telefonu numarasını zekice “cemile” olarak kaydetme suretiyle “anne”ye yakalanıp “babalara” geldiği bir evredir.
cemile ve diğer az tuzlu, tuzlu, çok tuzlu, küfsuz ve küflü kaşer (kaşkaval olarak ta anılır) ve türevleri, hormonları paralel bir evrende coşmuş ve bir daha normale dönememiş birçok anne için herhangi bir tehdit teşkil etmez. nitekim “anne” doğumla birlikte ulaştığı tanrısal kattan dünyaya inemediği gibi, içinde büyüttüğü “canı ben yaratırım, ben veririm ve ben alırım” kıvamında düşünce ve fikirleri ile, karşı tarafın canını en uzun süreli ve en şiddetli şekilde acıtmaya, yine karşı tarafın gözbebeklerinden laproskopi ile beyin özsuyu çekecek şekilde keyif vermeye kabildir.
annenin şirazesini bozan etkenlerin başında gelen bu tanrısallığın karşılaştırmalı evreleri aşağıdaki gibidir.
anne adayı sperm almaya hazırlanırken baba adayı sperm vermeye hazırlanır.
anne adayı döllenirken baba adayı yerden aldığı çorabı koklamak sureti ile birgün daha giyip giyemeyeceğine karar vermeye çalışır.
anne adayı zigot döllenmeyi müteakiben 5-6 gün sonrasında implantasyona geçtiğinde baba adayı yeni derbi maçı için transa geçmiştir.
8. haftada bebek embriyo olarak adlandırılırken anne adayı bulantılarla başetmeye çalışır; baba adayı bu esnada bitmiş maçların yorumlarını dinlemektedir.
anne adayı 3. ayda bebeğin elleri, ayakları, parmakları ve dilindeki tad tomurcuklarının oluşumu ile hormonal anlamda altüst durumda iken baba adayı da sanayiye götürdüğü aracında bujinin meme yapması ile üzüntü içerisindedir.
bebeğin beyin gelişimini tamamladığı ilerki aylarda anne adayı tam sürat bebeği dünyaya getirmek için hazırlıklarını sürdürürken, baba adayı sekte vurulan cinsel hayatını renklendirme amaçlı ınternetsel faaliyetler içerisine girer. bu dönemde anne adayının USB kablosunu baba adayının sağ kulağından sokarak sol kulağından çıkarma teşebbüslerinde sıkça artış görülmektedir.
doğumla birlikte gelen “kanımdan kan, kemiğimden ılık, rahmimden de yarata yarata pipi yarattım” sendromu (bazı kadınlar tarafından “erkek evlat hüsranı” olarak tanımlansa da ilerki yıllarda annenin bilhassa oğlan evladına karşı duyduğu sapkın derecede mantıksız aşkı ile açıklanır) kadını erkeğe karşı 2 gömlek 3 takım elbise üstün hale getirir.
dönemin başlarında, bazı yeni babaların bebeği askerlikte 20 dakikalığına eline tutuşturulan tüfek gibi tutması, bu işi nasıl oluyorsa 20 senedir profesyonelce yapıyormuşcasına tutan anneyi çileden çıkarsa da, baba adayı zamanla bebeği tutmayı öğrenir. metan gazi kokusu şikayetiyle prensipte bez değiştirmeyi reddeden babalar (ki kendilerinin yasemin ve hanımeli kokulu hacet ettiklerine inanılır) bu üstün başarılarını gururla dostları ile paylaşırken, anne adayı çis, kaka, kusmuk, kulak kiri, sümük, salya ve benzeri vücut boşaltımlarıyla dolu bir 18 seneye yelken acar.
bebeğin doğduğu saniyeden itibaren anne adayı için hayattaki tek gaye evladının “güvenliğidir”. bilinen tüm tanımlar dahilinde kendi canından “vazgeçen” kadın herhangi bir tehlike anında kendine hiçbir düşünme payı vermeden evladının üzerine kapaklanır. bu duruma örnek vermek gerekirse, olası bir deprem durumunda refleksif olarak gerekirse duvardan geçmek suretiyle çocuk odasına dalan kadın güvenli bir noktaya sığındığında odada bıraktığı Hamdi ve benzerleri pijamasının önündeki delikten içinin görünüp görünmediğini kontrol etmekte ve ayak yordamıyla yerdeki terliğinin tekini aramaktadır.
geçirdiği fiziksel, ruhsal, duygusal, biyolojik, kimyasal, entellektüel değişimlerin etkisiyle bir daha asla 40 hafta önceki kadına dönmeyecek olan “anne”, dönüşü olmayan bu yolda beyin hücrelerini hızla kaybederken artık 2 taraf ta birbirlerine bakmak yerine aynı yöne bakmaya başlarlar.
başbaşa seyredilen bir film esnasında sürekli bebek monitörüne takılan gözler, bin dereden su getirerek çıkılan bir “date night”ta sürekli cep telefonuna takılan gözler, bebek henüz 40 günlukken büyüyüp te evden ayrılacağı günü düşünerek sulanan gözler, kadında taban yaptığı esnada erkekte tavan yapan libidonun boynuz boynuza gelmesiyle oyulan gözler, “iyi anne baba mıyız? acaba doğru mu yapıyoruz?” soruları ile başkalarının çocuklarına dikilen gözler, ve akşam 8’i buldu mu “Kapatsın ve artık Allah adına susup uyusun!” diye bakılan gözler……
……………………..
boktan birşeydir özünde annelik. sevgiyle büyüdüğünü sandığınız kalbiniz büyüklüğüne göre sevdikçe, aynı oranda yorulur. en yakınınızdaki insanın söylediği lafı 2 saat, bilemedin 2 günde atlatabilen siz , evlattan gelen bir sitemle dağlanabilirsiniz.
bağırsanız, çağırsanız, el kaldırıp poposuna saplağı patlatsanız dahi “anne” diye ağlayarak size sarılan bir yaratıktan bahsediyorum; hafife almayın!
beş para etmez boyfriend’ı başka kızın peşinden gidip kızınızın kalbini kırdığında sizi potansiyel katil kıvamına getirebilen, sevdiği kadın ondan ayrılınca boğazından lokma inmeyen oğlunuzla eridiğiniz, o öksürünce sizin verem, onun başı ağrıyınca sizin beyin tümörü edindiğiniz tarz bir sevgi.
üstelik birden fazla çocuk yaptığınızda bölünmeyip çarpılan oranlarda artan….
boktan birşeydir özünde annelik.
-den halidir insanlığın.