MEGGYOZYEL

When I'm good, I'm very very good but when I'm bad, I'm even better

27 gün

hikayedir. rivayettir. ama şart değildir.
bir evlilik hikayesi dinledim istanbul’da.
formülü yazmışlar, bütün evliliklere uygulamışlar gibi geldi.

bir hikaye dinledim, bin hikaye dinledim, hepsi aynıydı.

sosyolog olsam, bizim mahallenin “yeni” evlilik anlayışı için tez yazardım.
ama uzmanlık alanım sosyoloji değil sosyopatı.
tezden vazgeçtim.

birinci evliliğinde olanları dinledim…
biri devirmiş, arada takılmışları.
ikinci evliliğinde olanları dinledim…
ikiyi devirmiş, nefes alanları.
aynı kadınla 2 kez evleneni dinledim.
ki kelimeleri hala kulağımda…
eşe demir atmamışları, attıklarında dalgayla sürüklenmeyeceklerini sananları dinledim.
evliliğinde bin bedbaht, bekara özeneni;
bekarlığında sersefil, evliye göz dikeni.

eşlerini barlarda o gece tanıdıklarıyla taze taze aldatanları,
eşlerini, en yakın arkadaşlarıyla aldatanları,
eşlerini sevmedikleri için beyinlerinde aldatanları,
en ilginci eşlerini severken aldatanları dinledim.

barlarda, cafelerde, restoranlarda masa masa erkek grupları,
kadın grupları….
mekana giren her insanın gözle yendiğine şahit oldum.
evlilik alyansının neredeyse tarihe karıştığına,
başkasıyla yenen yemeklerin, içilen kahvelerin, yapılan uzun sohbetlerin, evliliklere değmediğine,
eşlerin ayrı tatillerde, ayrı denizlerde yüzdüğüne…..

barlardaki gecelerde “bu gece kocamdan izinliyim” diye dibi gelmeyen alkolü
“karım bu gece annesine gitti” diye dumanı sönmeyen sigarayı
şirket yemeklerinde eşlerle paylaşılmayan yemeği, tatlıyı….
takım elbise ceketlerinin bar taburelerinden yerlere kaydığını ve şipşivri topukların ezdiğini…
ailelerin geçindiği miktarlarda deri kabin içine bırakılan bahşişleri…

ve tabii her zamanki gibi, hemen arka sokakta başlayan Teneke Mahallesini….

tek farkı vardı 15 senedir yaptığım ziyaretlerden.
bütün bunlara bambaşka bir tepeden, bambaşka gözlüklerle, bambaşka biri olarak baktım.
hiçkimseyi, hiçbirini, hiçbirşeyi eleştirmeden.
yarmadan, kesmeden, biçmeden, bölmeden…
kimseyi darağacına götürmeden!

bu yeni bir devir.
herkes kendi yaşadıklarından sorumlu. herkes kendisiyle sorunlu.

topladım pilimi pırtımı, köyüme geri döndüm.
şimdi hikayeleri bir araya koymaya,
dilim döndüğünce, kendim için, anlaşılır hale getirmeye karar verdim.

bu hikayelerde isim yok, nesne yok, fiil çok.
lafları saçanlar analog değil, basbayağı dijital
15 megapıxel, 30 GB, HD ve 3G!!!
kapkanlı, capcanlı
işi gücü feyzbükü olan kişiler!

arada bir tıkanır da ara verirsem, kendi hikayem üzmüştür beni.
aldırmamalı.
neticede hikayedir, rivayettir…
ama şart değildir.

Related Posts

kuştüyü
camera obscura
Yazar