(caution: author ın love. the following artıcle iş highly satürated with words of love and affection and will probably not interest you öne bit. please
bir an var hani……. sudan çıkıp o ayakları acıtmayan yusyuvarlak taşlara basarak havluya doğru yürüdüğün, ve boynundan, kollarından, bacaklarından aşağı deniz suyu süzülürken güneşin henüz
aylar geçmiş üstüne. ağustos ‘09u harcamışım fütursuzca oralarda, gidip gelip ruhumu züccaciye, kırtasiye, tuhafiye… gibi ağğğğğzına kadar doldurmuşum. yedirmişim, içirmişim, beslemişim…. uçağın tekeri de yerden
sanıyorum otelciliğin en alt seviyelerinden biri. ve askerliğin olmazsa olmazlarından. havalandırmak, germek, düzeltmek…. üzerinde bozuk paranın 3 kez sekebileceği kadar net, düzgün, gergin, bıçak gibi
Tamamen kopmuş bir yazı yazasım var. yani tanıyan, tanımayan herkesin okuduğunda şöyle bir duraksayıp…. “kelimelerine özenmiş; cümlelerine kuş kondurmuş” diyeceği… imalattan halka kusursuz, yakası kolalı,
bir resme bakakaldım gece. uzun yıllardır baktığım bir fotoğrafın başka bir versiyonuydu sadece. yine mavi beyaz, yine begonvil, yine iç açıcı, sıcak, delirten. bıkmadan usanmadan
bu yazıyı yazmıyorum; yazamıyorum. anlatmıyorum, çünkü anlatamıyorum. gözlerinizin önünde sureti var fakat aslı yok. çünkü içeriği yok. çünkü yukarıda gördüğünüz selfishly exhibitionist’in selfishly private yönü
Ayağım bir Avrupa havaalanına değiyor. İlk başta, ilk bakışta çok farkedilecek şey var aslında. Yani bunca sene Amerikan bifteği ile beslenmiş bir etobur olarak Avrupa’daki
Rüya görüyordum. Gözlerimi açmadan uyandım. Yastık hafif nemli. Ağzımda garip bir tat. Susuzluk ötesi bir susama hissi; korkunç “intimate” bir anda hissedilen… nereden mi hatırlıyorum?
yo kızlar bunu hakketmiyoruz …yo kızlar bunu kabul etmeyelim! bütün kızlar toplandık, sorduk: neden yıprandık? biz onlardan hoşlandık; şimdi niye zorlandık? ———————– harbi bir yazı…karı